Erteleme, yani görevleri ya da kararları sürekli olarak ileri bir tarihe ertelemek, kişinin günlük yaşantısında önemli bir engel oluşturabilir. Bu durum, kişinin elinde yeterli zaman, enerji ve imkanlar olmasına rağmen, yapılması gereken işleri sürekli olarak ertelemesi olarak tanımlanabilir. Bu alışkanlık, hem akademik hem de profesyonel hayatta ciddi sorunlara yol açabilir.
Bir işi sürekli olarak ertelemenin arkasında çeşitli psikolojik sebepler yatabilir. Kişi, belki de görevin zorluğundan veya başarısızlık korkusundan dolayı ertelemeyi tercih edebilir. Ancak bu ertelemeler, zamanın etkili kullanılamamasına ve dolayısıyla önemli fırsatların kaçırılmasına neden olur.
Bu durum, özellikle işin tamamlanması gereken son tarih yaklaştıkça daha da problemli hale gelir. Ertelemenin getirdiği stres ve öfke, bireyin performansını olumsuz etkileyebilir. Son dakika yapılan çalışmalar, genellikle yetersiz ve yüzeysel olur. Bu da hem işin kalitesini düşürür hem de kişinin kendine olan güvenini azaltır.
Erteleme alışkanlığı, kişinin hem akademik hem de iş yaşamında karşılaştığı güçlükleri artırır. Örneğin, bir öğrenci sürekli olarak ders çalışmayı ertelerse, sınavlarda başarısız olabilir veya gerekli bilgileri öğrenemeyebilir. İş hayatında ise, bu alışkanlık projelerin son teslim tarihlerinin kaçırılmasına, işin kalitesinin düşmesine veya iş arkadaşları ve yöneticilerle olan ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.
Erteleme, bireyin stres seviyesini artırır ve özgüvenini azaltır. Bu durum, zamanla kişinin kendine olan inancını zayıflatır ve başarıya ulaşmasını daha da zorlaştırır. Ayrıca, erteleme alışkanlığına sahip kişiler, genellikle son dakika stresi ve buna bağlı olarak artan kaygı düzeyleriyle mücadele etmek zorunda kalırlar.
Erteleme hastalığı kimlerde görülür?
Erteleme, günümüzün modern toplumunda her yaştan ve cinsiyetten insanlar arasında yaygın bir şekilde görülen bir olgudur. Bu durum, toplum tarafından genellikle savsaklama, rahatlık ve üşengeçlik olarak etiketlenir. Erteleme eğilimi gösteren bireyler, motivasyon eksikliği, ilgi alanlarının dışında kalan görevler ve kendilerini yetersiz hissetme gibi çeşitli sebeplerle yapılması gereken işleri sürekli olarak ertelerler.
Bu alışkanlık, genellikle kişinin görevi önemsiz görmesi, ilgi alanı dışında olduğunu düşünmesi veya beceri eksikliğinden kaynaklandığına inanması gibi nedenlere dayanır. Kişinin yapılacak iş konusunda nasıl hareket edeceğini bilememesi veya kendini yeterli hissetmemesi, erteleme davranışının arkasındaki yaygın nedenlerdendir.
Ayrıca, erteleme alışkanlığı olan kişilerde mükemmeliyetçilik, başarısızlık korkusu, kendilerine yönelik yüksek standartlar belirleme ve olağanüstü beklentiler gibi özellikler de gözlemlenir. Bu durumlar, kişinin başlaması gereken işe başlamasını engeller veya işin sonlandırılmasını gereksiz yere geciktirir. Mükemmeliyetçi bireyler, genellikle işi kusursuz bir şekilde yapma arzusuyla hareket ederler ve bu, işe başlama sürecini zorlaştırabilir.
Zaman yönetimi konusunda zayıf olan ve plansız hareket eden kişiler de, erteleme eğilimi gösterme olasılığı daha yüksektir. Bu tür bireyler, yapılması gereken işlerin önceliklerini belirleyemeyebilir veya zamanı etkili bir şekilde kullanamayabilirler. Bu da, görevlerin son dakikaya kadar ertelenmesine ve sonuç olarak stres, kaygı ve verimsizlik gibi olumsuz sonuçlara yol açar.
Erteleme hastalığı belirtileri nelerdir?
Erteleme hastalığına sahip olan bireyler, genellikle üzerlerine düşen ya da kendilerinden beklenen görevleri sürekli olarak ileri bir tarihe atmaktadırlar. Bu durum, özellikle planlama ve zaman yönetimi konularında kendini net bir şekilde gösterir. Bir örnek vermek gerekirse, gün boyunca fazlasıyla zamanı olan bir kişi, bir ödevi veya bitirmesi gereken bir projeyi belirli bir saatte yapmaya karar verir. Ancak o saat geldiğinde, kişi kendisini başka bir işle meşgul eder veya dikkati başka bir yöne kayar. Önceden planlanan saatte işi tamamlayamayan kişi, işi tekrar planlar ve yeni bir saat belirler. Ancak bu yeni belirlenen saat geldiğinde de aynı şekilde işi tekrar erteler. Bu döngü, yapılması gereken iş için ayrılan zaman giderek daraldıkça devam eder. Sonunda, kişi kısıtlı zaman içinde ödevini veya projeyi aceleyle, yüzeysel ve detayları göz ardı ederek tamamlar.
Bu erteleme davranışı, sadece akademik veya profesyonel görevlerle sınırlı kalmaz. Spora başlama veya bir diyete girişme gibi kişisel gelişim ve sağlıkla ilgili kararlar da sıklıkla ertelenir. Örneğin, bir kişi pazartesi günü diyet yapmaya veya spor yapmaya başlamayı planlar ancak pazartesi geldiğinde, bu kararını bir sonraki pazartesiye veya daha uygun bir zamana ertelemeyi tercih edebilir. Bu sürekli erteleme, zamanla bir alışkanlık halini alır ve kronik erteleme davranışını ortaya çıkarır. Bu durum, bireyin hem kişisel gelişimine hem de genel yaşam kalitesine olumsuz etkilerde bulunur.
Kronik erteleme alışkanlığı olan bireyler, genellikle zamanı verimli kullanma konusunda zorluk çekerler ve bu da stres, kaygı ve genel bir memnuniyetsizliğe yol açabilir. Ayrıca, bu sürekli erteleme alışkanlığı, kişinin kendisine olan güvenini azaltabilir ve başarısızlık korkusunu artırabilir. Bu nedenle, erteleme alışkanlığını tanımak ve üzerinde çalışmak, kişisel ve profesyonel gelişim için önemli bir adımdır. Bu alışkanlığı aşmak, bireye daha üretken, motive ve tatmin olmuş bir yaşam tarzı sunar.
Kronik erteleme nasıl oluşur?
Erteleme hastalığına sahip olan bireyler, genellikle üzerlerine düşen ya da kendilerinden beklenen görevleri sürekli olarak ileri bir tarihe atmaktadırlar. Bu durum, özellikle planlama ve zaman yönetimi konularında kendini net bir şekilde gösterir. Bir örnek vermek gerekirse, gün boyunca fazlasıyla zamanı olan bir kişi, bir ödevi veya bitirmesi gereken bir projeyi belirli bir saatte yapmaya karar verir. Ancak o saat geldiğinde, kişi kendisini başka bir işle meşgul eder veya dikkati başka bir yöne kayar. Önceden planlanan saatte işi tamamlayamayan kişi, işi tekrar planlar ve yeni bir saat belirler. Ancak bu yeni belirlenen saat geldiğinde de aynı şekilde işi tekrar erteler. Bu döngü, yapılması gereken iş için ayrılan zaman giderek daraldıkça devam eder. Sonunda, kişi kısıtlı zaman içinde ödevini veya projeyi aceleyle, yüzeysel ve detayları göz ardı ederek tamamlar.
Bu erteleme davranışı, sadece akademik veya profesyonel görevlerle sınırlı kalmaz. Spora başlama veya bir diyete girişme gibi kişisel gelişim ve sağlıkla ilgili kararlar da sıklıkla ertelenir. Örneğin, bir kişi pazartesi günü diyet yapmaya veya spor yapmaya başlamayı planlar ancak pazartesi geldiğinde, bu kararını bir sonraki pazartesiye veya daha uygun bir zamana ertelemeyi tercih edebilir. Bu sürekli erteleme, zamanla bir alışkanlık halini alır ve kronik erteleme davranışını ortaya çıkarır. Bu durum, bireyin hem kişisel gelişimine hem de genel yaşam kalitesine olumsuz etkilerde bulunur.
Kronik erteleme alışkanlığı olan bireyler, genellikle zamanı verimli kullanma konusunda zorluk çekerler ve bu da stres, kaygı ve genel bir memnuniyetsizliğe yol açabilir. Ayrıca, bu sürekli erteleme alışkanlığı, kişinin kendisine olan güvenini azaltabilir ve başarısızlık korkusunu artırabilir. Bu nedenle, erteleme alışkanlığını tanımak ve üzerinde çalışmak, kişisel ve profesyonel gelişim için önemli bir adımdır. Bu alışkanlığı aşmak, bireye daha üretken, motive ve tatmin olmuş bir yaşam tarzı sunar.
Erteleme hastalığı nedenleri nelerdir?
Eğer bir kişi sürekli olarak görevlerini erteliyor ve bu alışkanlık günlük yaşamını olumsuz etkilemeye başlıyorsa, Procrastination, yani erteleme hastalığına sahip olabileceği düşünülür. Bu durum, birçok farklı sebepten kaynaklanabilir ve bu sebeplerin her biri, kişinin erteleme alışkanlığını daha da derinleştirebilir.
- Motivasyon Eksikliği: Bireyin yapılması gereken işe karşı gerekli motivasyonu bulamaması, erteleme hastalığının en yaygın sebeplerinden biridir. Motivasyon eksikliği, kişinin işe başlamasını veya işi bitirmesini zorlaştırabilir.
- Kötü Zaman Yönetimi: Zamanı etkili bir şekilde yönetememe, özellikle uzun vadeli projelerde veya karmaşık görevlerde erteleme alışkanlığının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bireyler, zamanlarını doğru bir şekilde planlamadıklarında, son dakikaya kadar işleri erteleyebilirler.
- Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçilik, kişinin işi en iyi şekilde yapma isteğinden kaynaklanır, ancak bu istek zaman zaman erteleme davranışına yol açabilir. Kişi, işi mükemmel yapamayacağından korkarak başlamaktan kaçınabilir.
- Başaramama Kaygısı: Başarısızlık korkusu da erteleme hastalığının önemli bir nedenidir. Kişiler, başarısız olacaklarından endişe duydukları için işe başlamaktan kaçınabilirler.
- Kişiliğe Uygun Olmayan İş Seçimi: Bireyin ilgi alanlarına veya yeteneklerine uymayan işleri yapması, motivasyonunu düşürebilir ve bu da erteleme davranışına yol açabilir.
- Bilgi Eksikliği: Yapılacak iş hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak da erteleme hastalığını tetikleyebilir. Kişi, işi nasıl yapacağını bilmediği için başlamaktan kaçınabilir.
- Bitirememe Kaygısı: Bitirme ile ilgili endişeler de erteleme alışkanlığının bir başka nedenidir. Bireyler, işi bitiremeyeceklerinden korktukları için başlamakta tereddüt edebilirler.
Bu sebeplerin her biri, erteleme hastalığının karmaşık yapısını ortaya koyar ve kişinin bu alışkanlığını aşmasında önemli rol oynar. Bu durumun üstesinden gelmek için, kişinin bu sebepleri anlaması ve üzerinde çalışması gerekmektedir. Öz-farkındalık, zaman yönetimi becerilerinin geliştirilmesi, motivasyon kaynaklarının keşfedilmesi ve başarısızlık korkusu ile başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesi, erteleme alışkanlığını azaltmada etkili olabilir. Bu süreç, kişisel gelişim ve başarıya ulaşmada önemli bir adımdır.
Erteleme hastalığı nasıl tedavi edilir?
Erteleme hastalığıyla mücadele eden bireyler için, bu durumu kabul etmek ve üzerinde çalışmak, çözüme ulaşmanın ilk adımıdır. Birçok yaşam sorunu gibi, erteleme hastalığının üstesinden gelmek de bireyin kendi öz farkındalığı ve kararlılığı ile başlar. İlk olarak, kişi kendi içinde bu durumu kabul etmeli ve değişime hazır olduğunu anlamalıdır.
İşe başlamayı engelleyen faktörlerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması önemli bir sonraki adımdır. Kişi, konsantrasyonunu bozan etkenleri tespit etmeli, bu etkenlerin neler olduğunu not almalı ve bunları ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Örneğin, dikkati dağıtan elektronik cihazlar veya gürültülü bir ortam, işe başlamayı zorlaştıran faktörler olabilir.
Konsantrasyon düzeyini artırdıktan sonra, yapılacak işi daha yönetilebilir parçalara ayırmak ve belirlenen zaman aralıklarında bu parçaları tamamlamak önemlidir. Doğru ve etkili bir zaman yönetimi, iyi bir planlama ve kişinin kendi belirlediği kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmak, iyileşme sürecinin temel taşlarıdır. Bu süreç, basit adımlardan oluşur, ancak gereken kararlılık ve disiplin yüksektir.
Erteleme hastalığıyla mücadele, büyük ölçüde kişinin zihinsel tutumu ile başlar. Eğer bu süreçte zorluk yaşanıyorsa, bir psikolog veya profesyonel bir danışmandan yardım almak faydalı olabilir. Erteleme alışkanlığının temel belirtilerinden biri olan kötü zaman yönetiminin düzenlenmesi ve geliştirilmesi, kişinin motivasyonunu artırabilir ve görevlerin uygun zaman içinde tamamlanmasını kolaylaştırabilir.
Erteleme hastalığı ile nasıl başa çıkılır?
Erteleme hastalığı ile mücadele eden kişiler için, bu sorunu aşmanın ilk adımı genellikle korkularıyla yüzleşmektir. Bu durumun altında yatan sebepleri anlamak ve bunlarla doğrudan mücadele etmek, iyileşme sürecinin başlangıcı olabilir. Öncelikle, işleri erteleme nedenlerini anlamak ve bu nedenleri ele almak önemlidir.
Erteleme davranışını tetikleyen dikkat dağıtıcı nesnelerle, örneğin televizyon, telefon ve tablet gibi cihazlarla başa çıkmak için bu cihazları, işe başlamadan 10-15 dakika önce kapatmak etkili bir yöntem olabilir. Ayrıca, hiçbir şeyin mükemmel olmadığını kabul etmek ve bunu içselleştirmek, mükemmeliyetçi eğilimlerin üstesinden gelmede yardımcı olabilir. Zaman yönetimi becerilerini geliştirmek ve işler için programlar ve listeler yapmak, erteleme alışkanlığına karşı koymanın etkili yolları arasındadır.
Kişi, gün içinde kendisini en verimli hissettiği zaman dilimlerini belirlemeli ve bu saatlerde zamanı boşa harcayan eylemlerden kaçınmalıdır. İnternet ve sosyal medya kullanımını sınırlamak da işleri zamanında yapmaya büyük katkı sağlayabilir. Planlanan zaman diliminde yapılan işe odaklanmak, belirlenen molalarda dinlenmek ve ardından işe geri dönmek, erteleme hastalığına sahip kişiler için zorlayıcı olabilir, ancak bu, sürecin önemli bir parçasıdır. Kişi, kendini zorlamalı ve işi doğru zamanda tamamladığında kendini ödüllendirmelidir. Bu ödüllendirme, motivasyonu artırabilir ve gelecekteki görevlere başlama isteğini güçlendirebilir.
Eğer erteleme alışkanlığı günlük yaşamınızı ciddi şekilde etkiliyorsa ve bu durumu kendi başınıza aşmakta zorlanıyorsanız, bir klinik psikologdan profesyonel yardım almak faydalı olabilir. Psikologlar, erteleme hastalığına yol açan psikolojik ve davranışsal faktörleri anlamada ve bunlarla başa çıkmada size rehberlik edebilirler. Profesyonel destek, bu alışkanlığı aşmanızda ve daha verimli, tatmin edici bir yaşam tarzı benimsemenizde size yardımcı olabilir.