Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında sıklıkla rastlanan nörogelişimsel bir bozukluktur. Bu durum, dikkat süreçlerindeki zorluklar, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlarla karakterize edilir. DEHB olan bireyler, dikkatlerini bir noktada toplamakta ve dürtüsel tepkilerini kontrol etmekte güçlük çekerler. Bu bozukluk, odaklanma sorunları ve hiperaktivite özellikleriyle belirginleşir; bireylerin tek bir göreve uzun süre odaklanmaları veya uzun süre hareketsiz kalmaları zor olabilir.
Birçok insan zaman zaman dikkatsizlik ve enerji seviyelerinde değişiklikler yaşayabilir, ancak DEHB'li kişilerde bu durum daha sık ve daha şiddetli biçimde görülür. DEHB, çocukluk döneminde daha yaygın olarak teşhis edilse de, bu bozukluk yetişkinlikte de devam edebilen bir durumdur ve yetişkinlerde de gözlenebilir.
DEHB Nedir?
Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder (ADHD), çocukluk döneminin en yaygın nörogelişimsel bozukluklarından biridir ve esas olarak dopamin seviyelerinin düşüklüğü ve beyin metabolizmasında, özellikle dikkat ve sosyal muhakeme fonksiyonlarını düzenleyen beyin bölgelerindeki aktivite azlığı nedeniyle ortaya çıkar. Bu durum, dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlarla kendini gösterir. Davranış bozukluğu olarak da sınıflandırılan DEHB, genellikle çocuklarda 7 yaşına kadar belirginleşebilir.
DEHB Neden Olur?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD), genetik predispozisyonların etkisi altında gelişen karmaşık bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu bozukluğun kesin nedenleri henüz tam anlamıyla açığa çıkarılamamış olmakla birlikte, ADHD'li bireyler üzerinde yapılan araştırmalar, bazı ortak biyolojik özelliklerin varlığını ortaya koymuştur. Bu özellikler arasında, beyinde dopamin gibi nörotransmitterlerin seviyelerinin düşük olması ve sosyal muhakeme yeteneklerini düzenleyen beyin bölgelerinin azalmış aktivitesi bulunmaktadır.
Ayrıca, yapılan bazı çalışmalar, ADHD'li kişilerde beyin yapısında gözlemlenen farklılıkları da belgelemiştir. Bu farklılıklardan biri, bu bireylerin beyinlerinde daha az gri madde hacminin bulunmasıdır. Gri madde, konuşma, öz kontrol, karar verme ve motor beceriler gibi fonksiyonlarda önemli rol oynar.
Erkek çocuklarda bu bozukluğun daha yüksek oranda görülmesi, ADHD'nin oluşumunda biyolojik, psikolojik, genetik ve sosyal etmenlerin bir arada rol oynadığına işaret eder. Dikkat eksikliği olan bireylerde sıkça rastlanan ortak etmenler arasında, genetik geçiş (ebeveyn veya kardeşte bulunması), beyin hasarı yaratan travmalar, prenatal dönemde veya erken çocuklukta maruz kalınan çevresel risk faktörleri, annenin hamilelik sırasında alkol ve sigara kullanımı ve erken doğum yer almaktadır.
DEHB Belirtileri Nelerdir?
Eğer çocuğunuz sürekli olarak hareket halinde, fazlasıyla konuşkan, sakin kalmakta zorlanıyor ve sürekli olarak el ve ayaklarını hareket ettiriyorsa, bu durum Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) belirtileri arasında yer alabilir. Hiperaktivitesiz DEHB durumunda ise, çocuklar genellikle daha sessiz, çekingen, içe dönük, yavaş ve dalgın olabilmektedir. Hiperaktivite bozukluğu çoğunlukla bebeklik döneminde ortaya çıkabilir ve çocuk okula başladığında belirtiler daha belirgin hale gelebilir.
DEHB'li çocuklarda genellikle şu belirtiler gözlemlenir:
- Çocuklar sürekli hareketli ve kıpır kıpır olabilirler.
- Başkaları konuşurken dinleme ve odaklanma güçlükleri yaşayabilirler.
- Sessiz ve sakin oyunlar oynamakta zorlanabilirler.
- Dikkatleri kolayca dağılabilir.
- Sıklıkla başkalarının sözünü kesme eğilimi gösterebilirler.
- Düşünmeden hareket etme ve ani tepkiler verebilme.
- Amaçsızca koşma, tırmanma gibi fiziksel aktivitelere yönelme.
- Aşırı konuşkanlık.
- Eşyalarını sıkça kaybetme veya unutma.
- Verilen görevleri tamamlamada zorlanma, sıkılma ve kolayca dikkatinin dağılması.
Bu belirtiler, DEHB'nin çeşitli yönlerini yansıtmakta olup, bu durum çocukların günlük yaşamını ve eğitimini etkileyebilir.
Dikkat eksikliği belirtileri
Belirli durumlarda, bireylerin dikkatinin kolayca dağılması, dürtüsel davranışlar sergilemesi, zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma ve sıkılma eğilimi, sonuçlarını düşünmeden ani hareketler yapma, aktivitelerden hızla sıkılıp başka bir işe yönelme, unutkanlık, akademik performansta beklenenin altında kalma, odaklanma güçlükleri, göz temasından kaçınma, detaylara yeterince dikkat etmeme, verilen talimatları takip etmeme ve dinleme sorunları yaşaması gibi belirtiler gözlemlenebilir.
Bu belirtiler, genellikle bireyin günlük yaşamını, akademik ve sosyal performansını olumsuz yönde etkileyebilir ve dikkat eksikliği veya başka nörogelişimsel bozuklukların varlığına işaret edebilir.
Hiperaktivite bozukluğunun bebeklerdeki belirtileri genellikle ilk yaşa kadar süregelen ağlama dönemleriyle gözlemlenebilir. Bu bebekler sıklıkla huzursuz, sinirli ve aşırı hareketli olurlar. Hatta anne karnında bile dikkat çekici derecede hareketli olabilirler. Bebeklik döneminde hiperaktivite bozukluğunun potansiyel belirtileri şu şekildedir:
- Bebeğin bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahip gibi görünmesi,
- Uyanık olduğunda sakinleşmekte zorlanması,
- Kolik gibi rahatsızlıklara eğilimli olması,
- Dokunma, koku, ses ve giysilere karşı aşırı duyarlılık sergilemesi,
- Genellikle kısa ve huzursuz uyku düzenine sahip olması,
- Erken sürünmeye başlaması,
- Tutulup okşanmada güçlük yaşanması.
Çocuklarda, verilen görevlerde dikkat eksikliğinden kaynaklanan zorluklar ve düşünmeden dürtüsel hareketler yapma eğilimi olabilir. Hiperaktivite, aşırı motor aktivite ile karakterizedir ve özellikle daha küçük çocuklar istendiğinde hareketsiz oturmakta zorlanabilir. Genel olarak, DEHB'li çocukların yaklaşık %20-60'ında öğrenme güçlüğü gözlenir, ancak bu bozukluğa sahip her çocuk dikkat eksikliği ve dürtüsellik nedeniyle öğrenme zorlukları yaşayabilir.
Yetişkinlerde hiperaktivite belirtileri ise farklıdır. Hiperaktivite bozukluğu, sıklıkla çocuklukta başlasa da, altta yatan nörofizyolojik farklılıklar yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Vakaların yarısında davranışsal belirtiler yetişkinlikte de görülebilir. Yetişkinlerde hiperaktivitenin belirtileri şunları içerebilir:
- Konsantrasyon zorluğu,
- Görevleri tamamlamada güçlük,
- Sabırsızlık ve acelecilik,
- İlişkileri sürdürmede zorlanma.
Yetişkinlerdeki hiperaktivite genellikle küçük çocuklarda görülen hiperaktiviteye kıyasla daha çok huzursuzluk ve ajitasyon şeklinde ortaya çıkar.
DEHB Türleri Nelerdir?
Mental Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitabı'nın beşinci baskısı (DSM-5) kapsamında, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) üç farklı alt tip olarak sınıflandırılmaktadır:
- Dikkatsiz Tip DEHB: Bu alt tip, özellikle dikkat dağınıklığı ve organizasyon güçlükleri ile karakterize edilir.
- Hiperaktif/Dürtüsel Tip DEHB: Bu formda, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar öne çıkar.
- Kombine Tip DEHB: Hem dikkatsizlik hem de hiperaktivite/dürtüsellik özelliklerinin birleşimi bu alt tipi tanımlar.
Araştırmalar, DEHB'nin erkekler arasında yaklaşık iki kat daha sık görüldüğünü belirtmektedir. Özellikle hiperaktif/dürtüsel alt tip, erkeklerde kadınlara kıyasla 2 ila 9 kat daha yaygındır. Diğer yandan, dikkatsizlik ağırlıklı alt tipin her iki cinsiyet arasında eşit oranda dağıldığı gözlemlenmiştir. DEHB'nin gelişiminde genetik faktörlerin etkili olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunmakta, bu da bozukluğun ailesel bir yatkınlığa işaret ettiğini göstermektedir.
DEHB Tedavisi Var mı?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tedavisinde, çocuğun doktoru, ailesi ve okul personeli arasında etkin bir işbirliği gereklidir. Her çocuğun tedavi planı, onun yaşam alanı, öncelikleri ve ailenin imkanları göz önünde bulundurularak özelleştirilmelidir. Tedavi sürecinde, çocuğun güçlükleri hakkında hassasiyetle bilgi vermek ve onun onayını ve desteğini almak temel öneme sahiptir.
Davranışsal terapi yöntemleri, ilaç tedavisi ve eğitim programları çoğu zaman birlikte uygulanır. Ancak, her DEHB vakasında ilaç kullanımı zorunlu değildir. İlaç kullanımı gereken durumlarda, ailelerin suçluluk duygusu ve kararsızlıkları tedavi sürecini geciktirebilir, çocuğun yaralanmasına ya da çevreye zarar vermesine yol açabilir. Uzman doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar, genellikle ciddi yan etkilere veya bağımlılığa neden olmaz. Erken teşhis ve müdahale, çocuğun akademik başarısızlık, hırçınlık ve mutsuzluk gibi ikincil problemler yaşamasını önleyebilir.
Toplum ve okul ortamında DEHB hakkında yanlış bilgilendirmeler nedeniyle, bu tanıya sahip çocukların dışlanma korkusu erken değerlendirme süreçlerine engel olabilmektedir. Ancak, günümüzde okullar ve toplum, bu bozukluğu yaşayan çocukları daha doğru tanımakta ve onların 'yaratıcı, enerjik, çabuk karar veren, pratik, hazırcevap ve coşkulu' yönlerini vurgulayarak, kendine güvenen, çevresiyle uyumlu ve üretken bireyler olmaları için fırsatlar sunmaktadır.
DEHB Tanısı Konulan Birine Nasıl Davranılmalı?
Hiperaktivite bozukluğunun yönetimi, uygun pedagojik destek, aile danışmanlığı, gerektiğinde psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi) ve/veya farmakolojik tedavi yöntemleriyle mümkündür. DEHB tedavisi gören çocuklar, belirtilerinde bir değişiklik olmasa dahi, yılda en az iki kez olacak şekilde düzenli olarak bir uzmana başvurmalıdır. DEHB'li çocuklar için açık, net ve tutarlı kurallar belirlemek önemlidir.
- Kuralları oluştururken, bu kuralların net ve anlaşılır olmasını sağlayın ve görsel olarak yerleştirin.
- Ödüllerin çocuğunuz için anlamlı ve motivasyonel olmasına özen gösterin.
- Sıkça geri bildirimde bulunarak, çocuğunuzun davranışlarının farkında olduğunuzu gösterin.
- Çocuğunuzun iyi ve kötü günler geçirebileceğini göz önünde bulundurun.
- Odak noktanızı olumsuzluklar ve başarısızlıklar yerine, olumlu yönler ve başarılar üzerine yoğunlaştırın.
- DEHB'nin bir karakter sorunu değil, biyolojik bir durum olduğunu unutmayın.
- Davranışsal değişiklikler için uzun ve ayrıntılı konuşmalardan kaçının; eylemlerinizle öğretici olun.
- Espri anlayışınızı koruyun ve sabırlı olun.
- Hem kendinize hem de çocuğunuza karşı hoşgörülü olun.
- Uzman desteği almaktan çekinmeyin ve tedavi sürecini düzenli olarak takip edin.
Bu stratejiler, DEHB'nin etkili bir şekilde yönetilmesine ve çocuğunuzun hem akademik hem de sosyal olarak başarılı ve mutlu bir yaşam sürdürmesine katkı sağlayabilir.